13 Ocak 2014 Pazartesi

Bursa - İznik Gezisi 1. Gün


İlk yazım en sıcak olanlardan biri ile olsun istedim. 4-5 Ocak'ta Bursa ve İznik Gölü çevresini gezdim. Toplam 650 km ve 8 nokta gezdim. Öncelike ulaşımdan bahsedelim.. Ben gezilerimi kendi aracım ile yapıyorum ve sanıyorum ki bu programdaki yerlere toplu taşıma ile ulaşım çok zor olur.

Evet başlayalım. Bursa'ya gitmek için İstanbul'dan yola çıkıp Eskihisar'dan Topçulara geçtik. Buradan da Gemlik üzerinden Görükle'ye geldik.

Rotamızı çizerken de Google ve Bursa'da yaşayan arkadaşlardan bilgi aldık. Ortaya birinci gün için şöyle bir harita çıktı.


Turumuz için sabah 9 gibi yola çıktık. İlk durağımız Misi Köyü'ydü. Açıkcası köy veya herhangi bir yerleşim yeri benim pek ilgimi çekmiyor ben yeşili seviyorum gezdikçe bunu daha çok anlıyorum (: Ama yine de ayıp olmasın diye köyde şöyle bir tur attık. Köyün içinden geçen nehir kenarında bir çay bahçesi mevcut. Bunun dışında bu köyde kadın dayanışma derneği var yemek ve el işi gibi işlerle kadınların kendi işlerini yapmaları ve kazançlarını sağlamalarına yardımcı oluyor. Yine sanıyorum ki buranın bahar aylarında karların eriyip nehir suyunun artması ile albenisi daha çok olur.


Buradan sonraki noktamız ise Dağyenice Göleti ki burası benim hayran kaldığım ve bu gezim boyunca en çok sevdiğim yer oldu. Dağyenice Misi Köyüne çok yakın ortalama 10 km. Burası tam kamp kurmalık balık tutmalık zihin boşaltmalık bir yer. Baharda burada kamp kurmak öncelikli planlarım arasında. Göletin çevresinde piknik alanı da mevcut. Yazın ne kadar kalabalık oluyordur bilmiyorum ama göletin çevresi epey geniş olduğu için kamp veya piknik için uygun yerler bulmak mümkün. Gölün yarı çevresinde yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüş yaptık. Göletin durgunluğu, puslu hava ve içindeki ağaç kalıntıları ile fotoğrafçılar için de muhteşem kompozisyonların çıkacağı bir yer.






Muhteşem Dağyeniceden ayrıldıktan sonra İnkaya Çınarını görmeye gittik. Çınar adını verdiği İnkaya Köyü'nde yer alıyor. Türkiye'nin en yaşlı ağaçlarından birisiymiş diğer adı ile Ulu Çınar. 598 yaşında! Çapı da 18 metre imiş. Çınar köyün ortasında ve altında çay bahçesi mevcut. Etrafı çok dar olduğu ve çınar çok büyük olduğu için güzel bir fotoğrafı maalesef elimde yok. Zaten burada kahvaltımızı yapıp hemen bir sonraki durağımız için yola çıktık.


Her seferinde Cumalıkazık dediğim asıl adı Cumalıkızık olan herkesin öve öve bitiremediği ama benim için açıkçası pek bir nanesi olmayan bir yerdi. Kameramı bile çıkarmadım köyün içerisinde 5 dklık bir tur attık ver yolumuza devam ettik. Yazımın başında da dediğim gibi yerleşim yerlerinde değil doğada gezmeyi seviyorum.

Sıradaki yerimiz Saitabat Şelalesi. İşte burası yazın çok muhteşem oluyordur. Şelalenin döküldüğü yer küçük ama yine de yazın girilebilir diye düşünüyorum. Tekrar gittiğimde denersem onu da yazarım artık. Şelalenin çevresinde güzel yürüyüşler yapılabilir. Restoranı kafesi de mevcut dinlenmek bir şeyler yemek için. Şelaleden yukarı doğru çıktığınızda ise orman yolunun içinde genişçe bir alan mevcut piknik yapılabilir yani.


Malum kış mevsimindeyiz hava 5 dedin mi kararıyor. Bir sonraki yerimiz Alaçam Köyüydü orada da bir şelale varmış. Köye vardığımızda hava kararmak üzereydi şelaleye giden yolu da bir türlü bulamayınca tekrar Görükleye dönüp birinci günü sonlandırmaya karar verdik.


0 yorum:

 
Copyright © miss. meran